10 Mart 2007 Cumartesi

Röportaj - İlaç Gibi Bir Grup

İlaç Gibi Bir Grup

Gripin adi nereden çikti? Bir de o sondaki apostrof niye?
Daha albüm fikri yokken, stüdyo zamanlarinda bir gün stüdyodan çikmisiz gidiyoruz. Grup kurulali 1,5 sene olmus, hala adi yok. Arabayla giderken Gripin fabrikasinin önünden geçiyorduk, bir anda çagrisim oldu, Gripin kadini, ilaç, agri... Bir de çok özellikli bir ilaçtir Gripin, bakkallarda filan satilir, köylü sehirli fark etmez, herkes içer. Benim çevremde bir sürü insan da içiyor, gerçi ben nasil içiyorlar inanamiyorum.

Parmak kadar bir sey o. Strafora benzer bir kapsülü var hani.
Tabi tabi. Hatta strafor da olabilir o. Ondan sonra da grubun adi kaldi öyle. Çok da güzel anlamlar yükledik. Hani o Gripin kadininin yüzünde bir hüzün vardir ya bizim parçalarimizda da dikkat ettiyseniz bir parça hüzün vardir (gülüsmeler). Yalniz tam albüm çikacak, telif filan sorun olmasin dedik. Peki ne yapalim, Gripin Ingilizce'deki griping'e benziyor, peki insanlar "ing"yi nasil kisaltiyorlar, sonuna apostrof koyuyorlar, hadi biz de öyle yapalim dedik. Sonra açtik sözlüge baktik, "gripe"dan geliyor, o da mide sancisi demek. Oldu iste öyle. Apostrofu da koyduk tepesine, fistik gibi Gripin oldu iste.

Sevimsiz ama karsilastirma yapacagiz. Mor ve Ötesi aktivist, Duman bosvermis... Siz öyle kendi halinizde... Kendinizi nasil bir yerde görüyorsunuz?
Hiç konumlamadik kendimizi ama mutlaka konumlayacaksak metropol rock grubu diyebiliriz. Sehir insani için müzik yapiyoruz, zaten çaldigimiz yerler de sehirde gördügünüz gibi. Genel olarak herkesin yasadigi acilari da müzigimizle anlatiyoruz. Bunun arkasina da politik bir anlam yüklemedik. Uç noktalarda politik düsüncelerimiz yok, bunu müzige yansitmanin da zaten bizce hiçbir anlami olmadigini düsünüyoruz.

Uzun zaman Ingilizce cover yaptiktan sonra Türkçe albüm hazirlamak hiç endise yaratmadi mi?
Hiç yaratmadi. Çünkü biz albüm yapalim diye beste yazmadik. Bir anda Birol bir sarkiyla geldi. Ilk parça "Üç"ün çok eski haliydi ve Ingilizce yazilmisti. Düsündük, Türkiye'de yasiyoruz, neden Ingilizce yapalim ki? Türkçe çok da güzel bir dil, bir sürü oyun yapabiliyorsunuz, kelime oyunlari, çift anlamlar vesaire... Yavas yavas besteler çikmaya basladi. Albüm yapma gibi bir hedef olmayinca yapilanlar zaten insanin içine siniyor.

Ikinci albümde cover var mi?
Düsünüyoruz. Eger olabilirse "Ele güne" olsa çok iyi olur. Çünkü yapisti o parça, çalarken çok da keyif aliyoruz.

Prodüktör ile çalismak kafanizdaki seylerin degismesine yol açti mi?
Pozitif yönde etkiler oldu, bizim göremedigiz seyleri görmemizi sagladi. Zaten Haluk Kurosman, müzik zevki ve hayata bakisiyla bize benzeyen bir insan. Menajerimiz Hadi de öyle. Dolayisiyla hiçbir sorun yasamadik, hatta söyle bir sey oldu. Is nedeniyle Küba'ya gitmem gerekiyordu, bas kayitlarini tamamladim, 10 gün sonra döndüm, bu sirada diger çocuklar da kayitlarini yapmislar ve düzenlemeler yapilmis. Çok güzellesmisti parçalar.

Anadolu turu gibi bir sey?
Öyle bir sey yok. Ama olsa hayir demeyiz, islerimizi ayarlayabilsek çok güzel olur. Hep Istanbul grubu olmak gibi bir durum yok yani. Klip çekimi ile çakisan bir Antalya konseri olmustu, oradaki insanlar da bütün parçalari bizimle birlikte, keyifle söylüyorlardi, demek ki Istanbul disinda bizi taniyan birçok insan var.

Videolardan memnun musunuz?
"Bosver"den hiç memnun degildik. "Karismasin Kimseler" de, yani, "Bosver"den daha iyi oldugu kesin. Hayalimizdeki miydi, hayalimizdeki degildi. Yine de arsivlerdeki yerini alabilecek, yillar sonra torunlara gösterdigimde "aa dede ne kadar gençmissin" dedirtecek, utanmadan sikilmadan gösterebilecegim bir video oldu.

Biliyorsunuz insanlar çok atip tutuyor arkanizdan, "Birol ruhsuz söylüyor", "klavyeler arkadan kayit", "davul disinda düzgün bir sey yok"... Ya biz dinleyici olarak hiçbir sey anlamiyoruz ya baska bir Gripin daha var ya da çekemeyen çok?
Hepsi dogrudur, biz playback yapiyoruz, hatta Birol'un sesi de Birol'un sesi degil. Bir Milli Vanilli vakasini Türkiye'de yasatiyoruz yani (gülüsmeler). Ama bu bir sir, bunu yazma(!).

Gerçi Milli Vanilli'deki çocuklar güzeldi, Birol yani, ee..
Degil mi, Birol'u neden çikardiysak (kahkalar). Oradaki olay su bence, internet o kadar serbest bir ortam ki agzi olan konusuyor. Bütün elestirilere son derece açigiz ama biz 5 sene boyunca her hafta çaldik. Bu 5 senede mutlaka bizim de zevk almadan çaldigimiz birkaç sefer olmustur; ben ilk saatin sonunda ayakta uyumaya baslamisimdir, Murat kusayim mi kusmayayim mi diye düsünüyordur vesaire. Öyle bir sefere denk gelmistir, o zaman olabilir. Ama üç dört konser dinlemeden böyle bir yorum yapilmasi dogru bir sey mi, bence degil. Geçen gün sözlükte bir sey okudum, insan sevmedigi bir gruba o kadar yazmaz, baska bir sey var, bir kini var ne bileyim, mantikli bir elestiri degil.

Biri sözlükte "televolenin 'gecelerin onlarla bambaska' oldugunu söyledigi grup" yazmis.
Televole'de çiktik biz. Inanmasi güç ama gerçek. Etiler'in Taksim'e tasindigi dönemdi tam. Televole'de haber olarak "Tarabya-Etiler" karsilastirmasi gibi "Beyoglu-Etiler" yapmislar. Etiler'de çilginca eglenen insanlar out, Taksim'de rock barlarda eglenenler in seklinde bir habere konu olduk. Arkasindan Birol, Pazar Keyfi sunacakti ama fazla para vermediler, gitmedi. Hak veriyorum.

Bir ara çok ayni seyleri çaliyordunuz, neden öyleydi?
Tabi, tembeldik (gülüsmeler). Baslica sebebi buydu.

Ben aldiginiz tepkilerden memnunsunuz gibi bir sey diyeceksin diye bekliyordum.
Tabi, bu daha güzelmis, öyle olmustu zaten tabii ki (gülüsmeler). Tembellikten çogu iste. Bir araya gelip çalisma firsatimiz oldugu zamanlarda albümü kaydediyorduk. Son dönemde biz de fark ettik, yeni bir seyler çikacak insallah.

Site de hep ayni.
Tembellik iste o da. Flasçi benim. Ruhumuza islemis tembellik. Klasik Gripin cevabi.

Tekrar "Gripin artik her hafta surada" gibi bir sey olacak mi?
Öyle bir sey olmayacak. Maksimum, üç hafta arka arkaya ayni yerde olabilir ama iki ay ayni yerde olmayacak. Gripin'in mekani artik surasi gibi bir sey yok.

Daha albümünüz çikmadan fanatik hayran kitleniz, sahneye atlamaya çalisan kizlar nasil oldu?
Bronx'ta baslarken "pek bilinmeyen bir yerde baslayalim ve onunla birlikte bilinelim"di amacimiz. Bronx küçücük bir yerdi, orada basladik, bir buçuk sene sonra Bronx daha büyük bir yere tasindi. Eski insanlar daha fazla insanla birlikte geldiler. Insanlarin hafta sonu gayet samimi bir ortamda eglenip, dagitip sarki söyledigi bir yer haline geldi Bronx, Gripin de onlarin grubu oldu. Öyle bir sahiplenme oldu ve çoguyla gel git derken de arkadas olduk. Snob bir havamiz da yok zaten.

Albümle birlikte olusan kitle biraz daha farkli mi, yoksa o eski kitlenin aynisinin genislemis hali mi?
Bizim hedefimiz ikincisiydi. Ama gördügümüz su oldu, çok farkli kesimden insanlar dinler hale gelmisler. Bunun en iyi örnegi, bir arkadasim çalistigi fabrikada dökümcünün elinde görmüs CD'yi. Ben neden diye sordum gerçi kendime, öyle bir sey yaptik mi, bence yapmadik. Ama oldu. Kötü mü, hayir bence çok güzel.

Aranizda ögrenci var, çalisan var. Önce müzik diyor musunuz?
Önce ders canim (kahkahalar)! Simdi ailelere karsi sorumluluk filan alalim biraz, önce ders! Önce grup diye bir sey yok, keske olabilse ama olamiyor, Türkiye sartlarinda bu pek mümkün degil. Esit miktarda götürmeye çalisiyoruz. Yogun insanlariz. Sehir disi konserleri hafta sonudur, dengelemeye çalisiyoruz. Çogu zaman da dengeli görünüyor. Harika, amacimiza ulasmisiz.

Baskaaa...
Senay Akay?

Dogru en önemlisi oydu degil mi (gülüsmeler)? Siz ne dinleyip egleniyorsunuz?
Genel olarak grubun ortak zevki Muse. Hiç çalmayiz tabii ama seviyoruz!! Son dönemde Keane, Maroon 5 var. Bunun disinda kuzey ülkelerine bir egilim var grupta son zamanlarda. Elektro cazcilar var.

Süper ünlü olmanin Çarkifelek'li, sabah programli bir yolu olsa "n'olacak çikariz" mi dersiniz yoksa istemez misiniz? Ama Emel'li, Arto'lu Çarkifelek.
Yok, Çarkifelek olmaz. Hülya Avsar'in programi olmaz. Olmaz yani o is. Ama Zaga'ya çiktik. Esra Ceyhan'a giderim. Neden giderim, olay çikarmaya giderim (kahkalar). (Kötü kötü bakip) Ne? Egleniriz de yani.

Buffy mi Angel mi?
Angel tabi. Önce Angel sonra Buffy.

İstegenç.com.tr - 17 Kasım 2006

Hiç yorum yok: