9 Eylül 2007 Pazar

Rockn Coke Fotoları

Rockn coke Fotoları Grup Gripin Gripin

Rockn Coke Fotoları

Rockn coke Fotoları Grup Gripin Gripin

Gripin her derde deva (Röportaj)

Tolga AKYILDIZ

Gripin’in, bir dönem İstanbul’un en iyi cover gruplarından biri olduğunu söylemek isterim.

Bir yandan cover programlarını icra ederken sahnede pişiyor, bir yandan da kendi şarkılarını yazıyorlardı. Derken hepimizin merakla beklediği albümü çıkardı Gripin. Uzun zamandır yapılmış en iyi ilk albümlerden biriydi "Hikayeler Anlatıldı". Bunu Gripin’in, sound olarak yaygın Türk rock sound’u içinde belirgin bir şekilde farklılaşmasına da bağlamak mümkün, albümde bir tane boş şarkı olmamasına da, şarkılardaki masalsı anlatıma da, kolay algılanır melodik yapıların üzerine yazılan samimi ama sarsıcı sözlere de... Kısacası, iyi bir albümde olması gereken ne varsa "Hikayeler Anlatıldı"da vardı.

SAHNELERİ ÇOK İYİ

Albüm hak ettiği yere geldi mi? Ne yazık ki, hayır. Gripin hak ettiği yere geldi mi? Ona da hayır tabii. Ancak izleme fırsatı bulanlar bilirler; Gripin’in çok iyi bir sahnesi vardır. İlk albümle birlikte bolca konser verme fırsatı bularak şarkılarını geniş kitlelerle buluşturmuş, insanları hep bir ağızdan söyleme kıvamına kolayca getirmiş ve kendi cemaatini yaratmıştır Gripin.

Tam bu noktada Sony BMG’nin yapımcı ortağı Grgdn’dan söz etmek istiyorum. Gripin, MaNga, Emre Aydın; Vega, Göksel gibi önemli isimlerin menajer şirketi Grgdn; Sony BMG’ye bir süredir albümlerin yapımcılığında da ortak oluyor. Geçtiğimiz hafta yazdığım ve menajer şirket modelini açıklamaya çalıştığım yazımda sözünü ettiğim dönüşümü büyük ölçüde gerçekleştirmiş bir şirket. Sanatçıları adına hem toplu olarak hem de ayrı ayrı bolca konser anlaşması imzalamakla kalmadı; popüler gruplarının alt grubu olarak tanıtmak istediği yeni isimlere şans verip büyük bir başarı kazandı geçtiğimiz dönemde. Örneğin Emre Aydın şarkılarını albüm piyasaya çıkmadan herkes ezbere söylüyordu Gripin, MaNga ya da Vega konserlerinde. Albümün büyük bir hızla ticari bir seçenek olma özelliğini yitirdiği bir dönemde ne kadar doğru bir yaklaşım öyle değil mi? Şimdi Gripin’in kendi adını taşıyan ikinci albümünün en önemli tanıtım ayağı da Emre Aydın konserleri olacak büyük olasılık.

BU ALBÜM DAHA OLGUN

Lafı fazla dolandırmadan asıl konumuza, Gripin’in ikinci albümüne dönelim. Albüm piyasaya çıkmadan önce sound’un daha sert ve elektronik olacağına dair tüyolar almıştım. Bu nedenle, Hikayeler Anlatıldı’nın şarkı kalitesi açısından çıtası çok yüksekti. İkinci albümün sound’a fazla odaklanan ve şarkıyı es geçen bir tutumu mu olacaktı acaba? Böyle olursa işlerin Gripin açısından iyice güçleşeceği kesindi çünkü.

Neyse ki korktuğum başıma gelmedi. Şarkılar açısından ilk albümle rahatça aşık atacak kalitede, sound açısındansa ilk albüme kıyasla daha olgun bir Gripin’le karşı karşıyayız. Hani benzetmek gerekirse, Muse’un elektronikliği kadar bir elektroniklik düşünün. Solist Birol Namoğlu’nun da vokal olarak kendini geliştirdiğini söylemek isterim. Emre Aydın, Manga’dan Ferman ve Pamela ile yapılan düetlerse albüme güç katıyor.

Albümün prodüktörlüğünü, Gripin’le birlikte düzenlemelerini, kaydını, miksini yapan Haluk Kuruosman farklı bir müzik adamı. Piyasa klişelerine göre değil, daha çok orijinal sound yaratmaya dönük bir anlayışı var. Üstelik bu sound’u şişik bir egoyla sanatçıya rağmen değil, sanatçıyla birlikte oluşturuyor. Tıpkı iyi bir müzikal prodüktörün yapması gerektiği gibi. Emre Aydın’ın albümünde de öyleydi, şimdi Gripin’in ikinci albümünde de öyle. Çok değişik müzikal alanlardan beslendiğini ben hissedebiliyorum ve farklı projelerde ve sound’larda neler yapacağını çok merak ediyorum açıkçası.

Hiç abartısız tüm şarkılarını sevdiğim Gripin albümünden, sizin güzel hatırınız için öne çıkan birkaç parçayı da saymadan geçmeyeyim... "Böyle Kahpedir Dünya", "Sensiz İstanbul’a Düşmanım", "Sustukların Büyür İçinde", "Hiç Gelme Gideceksen", "Baba Mesleği" ve "Dört".

İki albümü hakkıyla dolduracak güçte onca iyi şarkı yazan Gripin’e iyi şarkının mumla arandığı şu dönemde ayrıca teşekkür etmek isterim.

Kaynak : http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=6286502

Rockn coke videoları

Gripin-Ferman / Baba Mesleği (Rock'n Coke 07)

Rockn coke videoları

gripin rock'n coke 2007-canlı performans-cumartesi

Gripin Rock'n Coke’ta

Gripin, 1-2 Eylül tarihlerinde Hezarfen Havaalanı’nda 5.si düzenlenen Türkiye’nin en büyük açık hava müzik etkinliği olan Rock'n Coke’ta sahne aldı. Cumartesi günü ana sahnenin açılışını yapan Aslı’nın ardından sahne alan grup; Elalem, Baba Mesleği, Boşver, Sustuklarım Büyür İçinde, Hiç Gelme Gideceksen, Sensiz İstanbul'a Düşmanım gibi sevilen parçalarının yanı sıra, Dalgalandım Da Duruldum coverını da seslendirdi. Düet parçaları “Baba Mesleği”ni beraber seslendirmek için Manga’nın solisti Ferman’ın da katılımıyla seyirciyle buluşan Gripin başarılı bir performans sergiledi.

2 Haziran 2007 Cumartesi

Ferman-Gripin (Yuxexes)

Gripin'den Canlı Performans - 5 Nisan 2007 Yayını (Video)

İlaç gibi grup: Gripin (Röportaj)

Özellikle gençler tarafından çok sevilen rock grubu Gripin’in 5 üyesi nasıl kurulduklarını, ne yapmak istediklerini içtenlikle anlattı. Yurtdışından çok Türkiye’de tanınmanın daha gurur verici olduğunu söyleyen grup, “Türk insanına müzik sunmak bizi mutlu ediyor” dedi...

Bugünkü konuklarım özel ve kalabalık bir grup... Onlar gençliğin yeni gözdesi... Pırıl pırıl 5 gençten oluşan Gripin grubu ile söyleşimizi Sony Müzik’te gerçekleştirdik. Bana müziğe nasıl başladıklarını, isimlerini nasıl bulduklarını, özel hayatlarını, açık açık anlattılar ve ilave ettiler; "Bu açıklamalar sadece Bugün Gazetesi için."

Gençler, neden rock müziğini seçtiniz?

Biraz komik olacak verdiğimiz cevap ama genelde orta okul yıllarında dans etmeyi sevmeyen insanlar olduğumuz için bu müziğe yöneldiğimizi düşünüyoruz. İçine kapanık insanlarız biz, biraz da utangaç yapımız var. Grubumuz İlker Baliç, Murat Başdoğan, Birol Namoğlu, Arda İnceoğlu ve Evren'den oluşuyor. Evren askerde. Aramızda bir tek o evli. Dört kişi bekarız ve hayatı içine kapanık yaşıyoruz. Özgürlüğümüze düşkünüz, evlenmeyi de düşünmüyoruz.

Gripin grubu nasıl oluştu?

Bu cevabı ben vereyim (Birol Namoğlu). Grubu ilk şu an askerde olan Evren arkadaşımla birlikte düşündük. Kuruluş amacımız sadece pazar günleri hoş zaman geçirmek ve müzik yapmak. Çünkü ondan önce biz Evren'le lise ve üniversite yıllarında beraberce amatör müzik yapıyorduk. Festivaller, yarışmalar, konserler derken 1 yıl ara verdik. 2000’in Şubat ayında 5’imiz de tesadüf eseri bir arkadaşımızın bar açtığını öğrendik. Teklif geldi bir tek cumartesi geceleri çalalım dedik. İş vardı ama henüz grubun ismi yoktu.

O zaman Gayrettepe'de stüdyomuz vardı. Orda bir tabelada "Gripin" ismini gördük. Bize afiş yapılacak ama adımız yok. Ben de "Gripin" olsun dedim. Çünkü o afişte "Gripin"in reklamını çok güzel bir kadın yapıyordu. O kadın geldi aklamıza ve grubun adı kondu. 4 yıl boyunca her cumartesi barda müziğimizi yaptık. 2004'te de ilk albümümüz olan "Hikayeler Anlatıldı"yı çıkardık. 2005'te Gergedan ve Sony Müzik beraberliğinde "Hikayeler Anlatıldı" albümümüzün ikinci baskısı yeni düzenlemeleriyle tekrar piyasaya sunuldu. Şimdi de "Gripin" albümümüzü çıkardık. Ve bugüne kadar geldik. Artık istediğimiz müziği yapmış olduğumuzu düşünüyoruz. İlk klip çalışmamızı "Böyle Kahpedir Dünya" şarkısına çektik. O da bir yandan yayınlanıyor, onu da Gürce Keltek çekti. Çok tatlı bir yönetmen inşallah 2'sini de o çekecek.

İlk albümünüzü yaparken bugün göreceğiniz ilgiliyi tahmin ediyor muydunuz?

Açıkçası böyle bir patlama ve ilgi beklemiyorduk. Sadece insanlarla paylaşmak istediğimiz şeyler vardı, onları paylaştık. Aslında İstanbul dışında patladık. Yani İstanbul'da bar programı yaparken, bir anda kendimizi şehir dışında, hiç görmediğimiz yerleri görür ve bir sürü konser içinde bulduk. Anadolu'yu dolaştık. Tek amacımız daha fazla insana ulaşmak. Her zaman her şeyin daha iyisi vardır.

Anadolu'yu sevdik onlardan bir parça olmak istiyoruz diyorsunuz, peki ya Avrupa için ne düşünüyorsunuz?

Ya biz çok büyük hayaller kuran adamlar değiliz. Ama önce kendi insanımıza, kendi gençliğimize bir şeyler öğretip, müziği sevdirmek istiyoruz.

Gelecekle ilgili projeleriniz neler?

Bizim her şeyimiz müzik. Bundan sonra hayatımızda hep müzik olacak. Onsuz yaşayamayız.

Daha fazla kitlelere ulaşmak için ne düşünüyorsunuz? Örnek aldığınız sanatçılar var mı? Rock dışına çıkmayı düşünüyor musunuz?

Bülent Ortaçgil özellikle söz yazarı olarak süper. Sonra MFÖ ve Moğallar var. Ayrıca genç jenerasyondan Mor ve Ötesi ile Duman çok sevdiğimiz gruplar. Rock müziği yapıyoruz bunun dışına çıkmayız diye asla bir sınırımız olmadı. Biz kendi içimizdeki müziği üretiyoruz, bunun için de müziğimizi ve bestelerimizi bizim gibi hissedeceğine inandığımız sanatçılar her zaman okuyacak.

İbrahim Tatlıses derse ki bu hikayeyi güzel anlatmışınız ben bu besteyi okurum, yürekten inanıyoruz ki bestemiz çok fazla insan tarafından dinlenir.

Rock tarzında çok grup var, o gruplardan sizi ayıran bir özellik var mı?

Rock müzikte kesin alt yapı ve emek gerekli. Bütün besteleri kendimiz yapıyoruz. Önce yaşıyor, sonra besteliyor, sonra da hayata geçiriyoruz. İşte bunun için ilk albümümüzün adını "Hikayeler Anlatıldı" koyduk. Yazdığımız hikayeler bire bir bizim yaşadığımız, bizim hayatlarımız ve bizim aşklarımız ile etrafımızda olanlar ya da hayatın bizi götürdüğü noktalar. Biz ne yazıyorsak hakikaten olmuştur.

Şarkılarınız nasıl doğuyor?

Bazen acı çekmek ve şarkı yazmak için aşık olduğumuzu düşünüyoruz. Bizde mi problem var ilişkimizde mi? arayıp yazıyoruz. .. Genç kızlar bunu duymasın arkadaşlar... İşte bu konuştuklarımız hep hayatın kendisi bizim gerçeğimiz.

Bugün Gazetesi

Gripin - Elalem (Video)

Gripin - Karışmasın Kimseler (Video)

5 Mayıs 2007 Cumartesi

Yasak Elma Gripin Geliyor

Yasak elma Gripin geliyor



Dört gözle beklediğimiz Gripin’in albümü bugün Sony BMG & GRGDN ortak yapımı ile müzik marketlerde yerini alıyor.

"Böyle Kahpedir Dünya" şarkısı bir haftadır radyolar aracılığıyla hayatımıza girdi ve ağzımızdan düşmüyor. İşte "Gripin" albümünün ilk röportajı.

Sonunda yeni albümünüze kavuştuk. Biraz bahseder misiniz Gripin’den?

1,5 sene sadece kaydı sürdü. Stüdyo bağlı bulunduğumuz şirkete ait olduğundan rahat rahat çalıştık. Akustik albümden sonra ne yapmak istiyorsak onu yaptık denebilir. 2005 Nisan’dan beri kafamızda olan ama hiç bir araya gelip de konuşmadığımız, "Evet, biraz elektronik destekli olsun, şöyle olsun, böyle olsun" dediğimiz bir altyapıyla oluşturduk yeni albümü. Konuşmadan hallettik bunu, biz kendi açımızdan çok tatmin olduk.

Bir konsepti var diyebilir miyiz?

Dışarıdan nasıl görünüyor bilemiyoruz ama bizce var.

Yaylılar ve elektronik altyapılar dikkat çekiyor...

Evet, müzikal olarak altı çok dolu. Bizim açımızdan metronomu daha yüksek, hatta kendi açımızdan daha cesur ve sert buluyoruz bu albümü.

Gripin’in hep farklı bir duruşu vardı, yeni bir sound denemek sizi korkutmadı mı?

Bu albüm de Gripin. Gerek vokal melodileri, gerekse sözler yine Gripin’i çağrıştırıyor. Sadece yapmak istediğimiz müzik biraz daha farklıydı. Buna da 2005 Nisan’ında karar verdik.

Şarkılarda Haluk Kurosman imzasını ve tarzını net şekilde görebiliyoruz...

Doğru, bu albümde ilk albüme oranla çok daha fazla Haluk Kurosman katkısı var tabii.

Emre Aydın’la düet yaptığınız şarkıda ses tonlarınızın birbirine yakın olması risk yaratmadı mı?

Evet, biraz yakın. Düet yapmamızın en büyük sebebi Emre Aydın’ın söz ve müzikte katkısının bulunması... Söylemese olmayacaktı. Güzel oldu.

Emre Aydın’ın dışında Manga’dan Ferman’la ve Pamela ile düet yaptınız...

Ferman’la Rocco turnesinden, yani 2005 yılından beri ortak çalışma yapmak istiyorduk. Sonra "Baba Mesleği" şarkısını yazınca, rock’ın protest ruhunu rap müzik de taşıdığı için Ferman’la çalıştık. "Zor Geliyor" ise çift taraflı yazılmış bir şarkıydı. Bir kadın, bir erkek gerekiyordu. Pamela oldu.

"Baba Mesleği" albüm konseptinin dışında olan tek şarkı ve rap öğeler barındırıyor. Biraz bahseder misiniz hikayesinden?

İlk albümde de yaşadıklarımızdan, gördüklerimizden etkilenip yazıyorduk. Bu şarkıda da öyle oldu. Nakaratı çıktı önce. Ferman Türk insanının ağzından konuşuyor, ben de "Dikkat edin" diyorum. Nakaratta ise bunları yaşayan bir çocuğun ağzından olayları anlatıyoruz.

"Böyle Kahpedir Dünya" radyolarda sıkça dönmeye başladı. Şarkıyı dinlerken bir film izleme isteği doğuyor içimize...

O şarkının klibi de öyle olacak. Film gibi bir senaryosu var.

Biraz anlatır mısınız?

Gürcan Kerkek çekti klibi. Biz de son halini görmedik ama fikir çok güzel. İstanbul’un çeşitli yerlerinde çekildi. Yalnızlık, aşk, uyuşturucu, ölüm ve İstanbul üzerine kurulu bir senaryosu var.

Klibi neden düet parçalardan birine çekmediniz?

"Böyle Kahpedir Dünya" şarkısını yaptığımız zaman ona klip çekeceğimize karar vermiştik. O zamanlar düet şarkılar da oluşmamıştı. Bundan sonraki klip, düet şarkılardan birine gelebilir.

Youtube’da Emre Aydın’la olan bir klibiniz var gerçi (!); albümünüzden önce o çıktı.

Yaa, evet. Nasıl oldu, nasıl çıktı anlamadık. Şarkının da tam bitmiş hali değil o. Bu şekilde şarkımızın alınması etik değil tabii. Klibi yapana ulaştık, konuştuk falan ama onun suçu da değil. Sonuçta ona kadar nasıl gider ki? Ona ulaştıranların suçu.

Şarkılara baktığımızda, tek bir söz ya da bestede üç ayrı kişinin adını görüyoruz. Zor olmadı mı böyle kalabalık çalışmak?

Hiç zor olmadı. Aklımıza bir söz geldiği zaman birbirimize mesaj atıyoruz, ama sonuçta kadınların bize yaşattığı şeyler çok farklı değil. Bu yüzden benzer duyguları benzer şekilde yazıyoruz. Müziği bile hiç konuşmadan yapıyoruz. Çok iyi bir iletişimimiz var. Uzun yıllardır beraberiz.

İlk albümde "Üç" diye bir şarkı vardı, bu albümde de "Dört" var...

"Üç"ün devamı o şarkı, "Beş"i de yapmayı düşünüyoruz.

Yeni konserleriniz olacak mı?

İstanbul konserinden sonra turneye çıkacağız. Ege, Akdeniz, İç Anadolu’yu kapsayan bir tur olacak ama tarihleri henüz belli değil.

Albüm kapağında elmaya uzanan bir kadın eli var, yasak elma mı o?

Evet yasak elma ve oradaki elma Gripin, biziz yani. "Siz kadınlar, elinizi uzattınız da ne oldu?" gibisinden bir gönderme var.

Hürriyet/kelebek - 26 Şubat 2007

Gripin: Rock Müziğin ‘Ağrı Verici’si

Günümüz Türk rock müziğinin sevilen gruplarından Gripin, adını verdiği ikinci albümünü yayınladı. Gripin, sekiz yıl önce müziğe ‘cover’ yaparak başlayıp ‘underground rock’ dünyasında hızla yürümüş bir grup. 2004’te kendi şarkılarından oluşan ilk albümlerini yayınlayıp yer üstüne çıktılar. Bugünlerde şarkıları radyolarda sıkça çalınıyor, klipleri kanallarda dönüyor.
Gripin’i daha önce dinlemediyseniz ve adına bakıp da ‘ağrıma iyi gelir’ diye dinlerseniz yanılırsınız. Bu Gripin bilakis, ağrıyı artırıyor, dokunuyor. Çünkü her şeye ‘iyi gelen’ Gripin’in, o strafora benzer kabuğuyla boğaza düğümlenen yanını oluşturuyorlar daha çok. Kendileri de öyle diyor zaten: “Adını aldığımız ilaçla pek örtüşmüyoruz. O ilaç ağrıya iyi geliyor, biz ise artırıyoruz. Bizim şarkılarımız ağlatır.” İşte yeni albümlerindeki bir şarkıdan ve yaşadığımız zamana ilişkin bir tespiti içeren ‘ağrı verici’ örnek bir cümle: ‘Kanla karışık yağmurlarla özgürlük yağıyor üstümüze’. Grupla yaptığımız söyleşiyi merak ediyorsanız…

Türkçe sözlü rock müziğin sevilen gruplarından Gripin, kendi adını verdiği ikinci albümünü geçtiğimiz günlerde SONY BMG etiketiyle yayınladı. Grubun ünü genç müzik dinleyicileri içinde hayli yüksek. İnternet sitelerindeki forumlarda ve sözlüklerde onlarla ilgili her gelişme sıkı bir biçimde takip ediliyor. Müziğe ‘cover’ yaparak başlayıp daha sonra kendi müziğine yönelen ve sekiz yıldır müzik üreten grubun ömrünün yarısı yeraltında, yarısı yerüstünde geçti. 2004’te yayınladıkları ilk albümleri ile yerüstüne çıkan grubun beş üyesi var. Grubun iki kurucusu Birol Namoğlu (solist) ve Evren Gülçığ (bas gitar). Diğer üç üye ise Arda İnceoğlu (klavye), Murat Başdeğen (elektrik gitar) ve İlker Baliç (davul). Daha önce dinlemediyseniz adına bakıp da ‘içimdeki sancıya iyi gelir’ derseniz yanılırsınız. Bu Gripin bilakis, sancıyı artırıyor. Çünkü her şeye ‘iyi gelen’ Gripin’in, o strafora benzer kabuğuyla boğaza düğümlenen yanını oluşturuyorlar daha çok.

Söyleşide, askerde olduğu için Evren yoktu. Bu yüzden Birol, Evren’in yerine de konuştu. Daha çok Birol’un cevap vermesi bu yüzden. Tabii grubun solisti olduğu için şarkıları söylemek gibi, grubu anlatmak da daha çok ona düştü.

Ömrünüzün yarısı yeraltında, yarısı yerüstünde geçti. İkisi arasında fark var mı?

Birol:İkisi arasında dağlar kadar fark var. Performansların, festivallerin olduğu o dönemin keyfi başka. İstanbul’da bir dinleyici kitlemiz vardı. Cover şarkılar yapıyor, eğleniyorduk. Daha sonra besteler yapmaya, konserler vermeye başladık. Albümden sonraki ikinci dört yılda ise yine içimizden dökülenleri paylaştık dinleyici ile; ama daha zordu. Anadolu’da da tanınmaya başladık ve daha çok kendi emeğimizi paylaşıyorduk.

Underground dinleyici, grupla kendini özdeşleştirir genelde, grup yerüstüne çıktıktan sonra biraz bozulur, grup elinden çıkmış gibi olur. Sizde de oldu mu?

Arda:Olmadı. Aksine büyük destek verdiler. Yanımızda olduklarını hep hissettirdiler.

Birol: Onlara ‘artı birler’ diyoruz. Gripin artı bir yani. Sanki beş yüz kadar değiller de üç bin kişilermiş gibi hissettirdiler kendilerini.

Murat:Konserlerde bestelerimizi çalarken gelen isteklerin ‘cover’lardan değil de bestelerimizden olması, bizi kendi şarkılarımızı söylemeye, albüm yapmaya motive etti.

Birol: Eski uçaklar ilk çalıştırılırken pervaneleri elle çevrilir ya... O günkü dinleyicilerimiz o eldi. Motor çalıştı ve seyir sürüyor.

Gruplar genelde ilk albümlerine kendi adlarını verir. Sizde neden ikinci albümde?

Birol:Şarkılarımız hazırdı. Ancak bilincimiz, teknik altyapımız bugünkü müziğimizi yapmamız için eksikti. Noktasına, virgülüne kadar, içimizden gelmiş, her cümlesine emek harcanmış, ‘Gripin’in yapmak istediği budur’ dediğimiz albüm oldu bu. O yüzden adımızla yayınlamak istedik.

Gruplar ‘kendi müziğini yapabilmek’ için prodüktöre teslim olmaz, düzenlemeyi de yapmak ister. Prodüktörle çalıştınız. Kendi müziğinizi yapmayı engelledi mi bu?

Murat: Prodüktörün yaptığını, dışarıdan bir müdahale değil, onu içimizden biri olarak gördüğümüz için Gripin’in yapmak istediğinden farklı bir şey çıkmadı.

Birol:Avantajımız, Haluk Kurosman’ın sadece prodüktör değil; bize bir abi olması, müzikal anlayışlarımızın örtüşmesi... Doğru prodüktör ile çalışıldığında bir avantaj bu.

Arda: Yapımda bir süre sonra objektif olamıyorsunuz yaptığınıza. Daha güzel olabilecek bir şeyi ya da bir hatayı görmüyorsunuz.

İlker:Bizi çok iyi tanıyan ve sanki içimizden birinin müdahalesi gibiydi.

Albümde Emre Aydın, Pamela ve MaNga’dan Ferman var. Nasıl oldu?

Birol: Uzun zamandır bir tanışıklığımız var Ferman ile. Zaten bir gün bir şey yapacaktık. Rap’in protest ruhuna uygun düştüğünü düşündüğümüz bir şarkıda, yine bu türün sokak ağzına uygun bir bölüm vardı ve Ferman’sız olmazdı. Emre ile olan ise tamamen tesadüf. Albümün sonuna gelmişiz, yorulmuşuz. ‘Sensiz İstanbul’a düşmanım’ şarkısının büyük kısmı belli; ama eksikti. Zaten burada aynı stüdyoyu paylaşıyoruz. ‘Bir el at bakalım ne çıkacak’ derken öyle oldu.

Murat:Gördük ki hem tarzı hem de ses rengi çok uygundu bu şarkıya. Yazmışken de söylemesini istedik. O da kırmadı ve söyledi.

İlker:Pamela’nın düet yaptığı ‘Zor Geliyor’da kadın-erkek düet gerekiyordu. Güzel olacağını düşündük ve teklif ettik. Çok şey kattı parçaya, güzel oldu.

Gripin adı sizinle ne kadar örtüşüyor?

Birol:Bir espri ile yola çıktı ve kaldı. Değiştirme şansımız da olmadı. Olsaydı değiştirir miydik, onu da bilmiyoruz.

İlker:Ama bu ilaçla pek örtüşmüyoruz. O ilaç ağrıya iyi geliyor, biz ise artırıyoruz. Bizim şarkılarımız ağlatır.

İlk albümdeki ‘Karışmasın Kimseler’i neydi bu kadar sevdiren, müziği mi, sözü mü, sadakate yaptığı vurgu mu?

Birol: Gerçek olması sanırım. Tam anlamıyla dökülmüş bir gerçekliği dillendiriyor. Modern dünyada, büyük şehirlerde o duyguyu bulmak hakikaten zor, o derece bir aşk ve sadakatin bulunmazlığıydı belki.

Murat:Sözlerin samimiyetinden. Sonuçta herkesin yaşadığı bir durum.

Albümün ‘Karışmasın Kimseler’i hangisi?

Birol:‘Sensiz İstanbul’a Düşmanım’ ve ‘Hiç Gelme Gideceksen’.

Bu albümün tanıtım konserleri olacak mı?

Birol:İlk konser 13 Nisan’da İstanbul’da. Sonra Karadeniz’den başlayacak ve pek çok ili kapsayacak bir turne programımız var.

Son albümdeki ‘Baba Mesleği’ politik duruşu ve mesajı ile dikkat çeken bir şarkı...

Birol:Bombalanan Bağdat’ta, Beyrut’ta ya da başka bir şehirde hayatını kaybetmiş, daha yürümeyi bile bilmeyen bir çocuğun ağzından dökülenlerden ibaret ‘Baba Mesleği’. Bu tabloya sebep olanların en tepesinde görünen baba ve oğula işaret ediyor. Ferman da sokaktaki adamın diliyle, o güçlere sesleniyor, bize bulaşmayın diyor. Uyanık olmamız gerektiğini hatırlatan bir şarkı bu.

‘Kanla karışık yağmurlarla özgürlük yağıyor üstümüze’ sözünü söyleyen ne size?

İlker:Şarkılarımızda hikâyelerimizi, şahit olduklarımızı anlattık hep. Şu anda bunu yaşıyoruz. Bütün dünya yaşıyor bunu. Buna bir isyanımız bizim... Bombardımanlardan sonra el kadar bebeklerin cesetleri çıkarıldı enkazların altından, buna bir tanıklık...

Acı bir hava tahmini veriyorsunuz bir bakıma: Havada kanla karışık yağmur var...

Birol: Geleceğe ve bugüne dair hissettiğimiz hava tahmini bu. Aşkta da karamsardı. Ya da daha gerçekçi, daha hassas... Bir popçu böyle bir şarkı yapsa, herkese hitap etme kaygısı olduğu için dinleyici kaybeder. Bizim böyle bir derdimiz yok.


Röportaj: Burhan Eren

Zaman Gazetesi - 01 Nisan 2007

Gripin-Böyle Kahpedir Dünya (Klip)

Sensiz İstanbul'a düşmanım'a klip çekildi...

Yakın zamanda ikinci stüdyo albümü ile yeniden hayranlarının karşısına çıkan Gripin; yeni albümü Gripin 2007'nini ikinci video klibinin çekimlerini tamamladı. emreaydın'ın grup ile düet yaptığı Sensiz İstanbul'a Düşmanım adlı şarkının klibinde de emreaydın gruba eşlik etti. İstanbul manzaralarından ve Performans görüntülerinden oluşan klip yakında müzik kanallarından izlenebilecek.